Hedeflerin ne kadar önemli olduğunu
anlamak...
Aslında herşey
tam 1 yıl önce başladı. Ben koşuya yeni başlamıştım.
Antrenmanlarım,
bu akşam koşsam iyi olurdan öteydi ,yaza şurada ne
kaldı kilo veririm belki de :)
İznik'te aklım
Önder'lerin cumartesi koştuğu 42k dağ maratonunda kalmıştı. Tabi koşarken
sırtlarında su çantaları vardı, hem doğada olmak çok daha güzel , seneye bende
mutlaka 42k koşacağım dedim .En fazla 10km koşmuştum oysaki ...
17 Nisan Cuma 2015 - İznik Yolcusu
Kalmasın
Bu sene ulaşım olarak arabayla gitmek yerine Pendik -Yalova feritbotunu ,Yalova'dan da İznik'e minibüs kullandık. Feribot 5 TL ,minübüste 10 TL tuttu. İznik'te şehir merkezinde indik.
Yalova terminal ,İznik minibüsünün kalkmaıs için bekliyoruz |
Bu sene geçen
seneden farklı olarak yarış start / finişi şehir merkezine değil sahilde yarış
köyü diye adlandırılan fuar alanınıda barındıran
bir yere alınmış. Çok daha güzel olmuş. Nitekim İznik geçen sene ki gibi yine toz duman
altında çalışınca oluyor mottosu heryerde gözümüze çarpıyor:) Biraz
manidar tabi. Otel olarak booking.com'dan
bulup 3 ay önce Hotel Zeytin Bahçesini arayarak
rezerve etmiştim. Tavsiye ederim odalar gayet yeni ve güzel. Otelimize yerleştik,
son joglar ve ardından köfteci
Yusuf için hazırız .
Gerçekten de zevk aldığın anlar çok hızlı geçiyor ,planda cuma günü sakin geçirip
dinlenmek varken saatin 21:30 olduğunun farkına varıp muz ve su almak için migrosa koşmak gibi. Saat 23:00 ve ben
yatağımdayım.
Antalya yarı
maratonu sırasında yaşadığım mide sorunu ,sonrasında ki ferritin eksiliği teşhisi, tedavisi, sürtantrene nedir, geçecek mi, demir
iğneleri, beslenme değişikliği ama ben en fazla 30km koştum ,ya nefesim yine
daralırsa ,Önder'de olmayacak yanımda ,patikaya uygun bir ayakkabı mı
seçmeliydim ... Uyudum .
Su hazneli çantam sırtımda,sevdiklerin yanında daha güçlüsün
Narlıca'da
artık start noktasındaydık.Hava 27 derece civarındaydı ve belli ki daha sıcak
olacaktı, İstanbul'dan bizi desteklemeye gelen Aslı ,Selma ve Murat harika bir
mutluluk kaynağıydı benim için .
Değişmez altın kural sevdiklerin yanındayken
sen daha güçlüsün. Önder'le birbirimize sarıldık, başarılar
diledik ve finişte buluşmak için sözleştik :) Önder hızlı başlayacağı için öne
geçti ve ben arkada aslında yalnızdım. Böyle başlangıçları nedense seviyorum.
Aslı Kırşan'ın bizim için sürpriz yapıp hazırladığı pankartlar ,harikaydı :D |
İlk 4k Narlıca
Müşküle arası iniş sonrası ise tırmanış olacaktı.Tüm 46k koşucuları ve
bizi desteklemeye gelen arkadaşlarımızın tezahüratları ile harika bir başlangıç yaptık .Sanki yarış
değilde Kandıra-Seyrek'te olan yazlığımızın köy yolunda koşuyordum . Aklımda
hep Önder'in söyledikleri ' ilk 4k hız yapma , ne ilk tırmanışın ne de son
tırmanışın olacak,yokuşları yavaş yavaş çık ,enerjini tüketme ,su içmeyi ihmal
etme’ ve benim aklımda olan gereğinden fazla konuşup nabzını sakın
yükseltme.
Bu düşüncelerle
ilk 7km'yi yürümeden yavaşta olsa koşmuş Müşküle 'deki çocuklarla şakalaşmış,
teyzelerin ,amcaların dualarını istemiş ve kontrol noktasına ulaşmıştım. Hemen
su içtim ve devam ettim . Uzun bir süre Ercan Çimenay ,öğrencisi Leyla Sapmaz Hanım ve ben birlikte
koştuk. Benim ilerdiğim noktalarda
onlar beni yakalıyor ve sonra ben onları yakalamaya çalışıyordum .Geçen sene
parkurda koşan Ercan Hoca'ya parkur ile ilgili sorular soruyordum ama belli ki
parkur değişmişti ve ben gereksiz konuşarak nabzımı yükseltmemeliydim . Çamur,
tırmanış iniş derken 2. kontrol noktası olan Süleymaniyeye geldik .Kontrol
noktasında vakit kaybetmeyecektim elimdeki sulukta olan karbonhidrat destekli
içeceğimi içerken gönüllü bir arkadaşta çantamın su haznesini dolduruyordu .Holey ben bunu hiç düşünmemiştim suyum bitsede bir sonraki noktada yine
doldurabilecektim .
Süleymaniye Kontrol Noktası,gönüllü çantamdaki su haznesini doldururken |
Bu sırada
sıcaklık artmış yalnız arada sırada yerini serin bir rüzgara bırakmıştı ,
kaçıncı km'deyim ne kadar var umrumda değildi
, papatyalar ,yeşilin harika tonları.,ben arada çamurlar da olsa cennetteydim.
Önümde koşan kadın görmüyordum ve açıkçası pek de umrumda değildi ilk dağ maratonum ve ben elimden geldiğince
koşacak, tadını çıkaracaktım.Zaten önümde olanları artık yakalama şansım yoktu
diye düşürken bir kadın
koşucuya yaklaştığımı gördüm tırmanışlarda yürümeden koşmaya devam edersem
yakalayabilirdim. Bu düşüncelerle 3. kontrol noktası olan Derbent'e birlikte
girmiştik.
Değişmez altın
kural yine devredeydi sevdiklerinle daha güçlüsün .Kontrol noktasında Asics Türkiye Sorumlusu Hande Güler ,
Mert Derman eşi Başak Gürbüz Derman ve yanlış hatırlamıyorsam Dilge Koçak vardı
.İnanılmaz güzel karşıladılar. Hande o an Filiz devam, böyle devam edersen ya üçüncü ya da dördüncüsün dedi .Ben sırt çantamda ki suyu
doldurmaya fırsat kalmadan sadece elimde ki suluğu doldurmuş biraz cips almış
ve kontrol noktasından gülerek güçlü bir şekilde fırlamıştım zaten bundan sonra
inişe geçeceğiz diye düşünerek.
Bu çamurda nerden çıktı |
Tabi öyle
olmadı tırmanış ara ara devam ediyordu ne ilginçtir ki bunlar canımı hiç
sıkmadı, midem iyiydi ,enerjim vardı, nefesim hiç daralmamıştı, ağrıyan bir
yerim yoktu ,suyum umarım yeterli olacaktı ve seçtiğim adidas ultraboost ayakkabılarım
yol ayakkabısı olmasına rağmen beni hiç üzmemişti. Şartlar benden yanaydı yani
ve ben son kontrol noktasına birlikte girdiğim kadın koşucuyla aramı açmıştım
.Peki önümdeki benden ne kadar uzaktaydı diye düşünürken 38. km'ye gelmiş ve
sert iniş olan patikaya girmiştik .Benim için yarış burada başladı.Yükseklik
korkusu olmayan benim ne gariptir ki yokuş korkum var. Antrenmanlarımda da bu eksikti nedense düşecek gibi
hissediyorum hep. Ben bu şekilde temkinli inerken Martine Nolan beni hızlıca geçti . Kollarını 2
yana açmış savura savura kendini patikada bırakmış koşuyordu. Demek ki böyle
inmek lazım diyip Martine’yi taklit
ettim ve kendimi patikaya bıraktım arayı açmış ve birinci olan daha sonra tanıştığım
Caterina'yı yakaladım. Caterina'da hızlandı ve artık takip mesafesinde inişe
devam ediyorduk .Aklım önden çok hep arkada, ya Martine beni yakalarsa...
42.km'de artık
İznik'e girmiş ve finişe doğru koşuyorduk patikalardan, yeşillerden sonra o
tozlu topraklı asfalt yol ne kadar sıkıcıydı,suyumda bitmişti.
O sırada bizi
desteklemeye gelen arkadaşım Murat Özeren ,''Filiz ikincisin ve harika gidiyorsun ''diye
seslendi. Bir yandan da telefonum
çalıyor ve biliyorum ki Önder
neredesin diye arıyordu çünkü o yarışı bitirdiğinde otele gidecek duş
alacak ve beni karşılamaya finişe gelecekti. Ben telefonu açamadım ve Murat'tan
,Önder'e haber vermesini istedim ve devam ettim. Caterina ufak ufak takip mesafesini açmaya başlamıştı .
Bitmeyen ama
acısız, ağrısız bir 4k, finiş takını gören ve müziği duyunca resmen yenilenen ben, insanların tezahüratları,alkışları,ellerini uzatan
çocuklar ,başarmışlık duygusu ve ben finişteydim ...
Ben evet
dedim
Finişte Önder
beni bekliyordu ve girdiğim an ona sarıldım .Yarışı genel kadınlar kategorisi
2.ciliği ile bitirmiştim.Patlayan
konfetiler ve alkışlar eşliğinde,sevdiğim güzel gözlü ,güzel kalpli ,yakışıklı
adam, prensim, bana bir ömür boyu beraber olmayı teklif etti. Zaten benim
kalbim bir ömür boyu onla olabilmekten yanaydı ki ...
En güzeli de
tüm bu yaşananlar rüya gibiydi ama gerçekti...
Önemli Not : Sevdiklerinizi daha çok sevin ve peşlerini bırakmayın ...